|
|
|
152
İşte Gazneli Mahmut’un babasının durumu tam da budur. Asabiyet sahibi bir Türkmen aşiretinin
mensubu olarak; Samaniler devleti tarafından iyi bir asker olarak değerlendirilmiştir.
Muhtemelen, Kannauc halkının soyluları, asabiyet mensupları; Gazneli Mahmut tarafından bu şekilde
değerlendirildiler. Zaten Mahmut’un saray erbabı ve ordusu arasında çok sayıda Hintli’nin yer aldığını
biliyoruz. Bunlara karşı olan tutum her zaman çok kucaklayıcı olmuş, asabiyet sahibi Hintliler çoğu
yerde sürgün gittikleri ülkelerin halkları ile kaynaşabilmişlerdir. 263
Günümüzde halen Hindistan’da yaşayan; çingeneler ve dünyanın değişik bölgelerinde yaşayan
çingeneler hiçbir zaman asabiyet sahibi olmamışlardır. Çünkü asabiyetin öncelikli şartı, sürü beslemek
ve otlak alanları için bitmeyen savaşlara girmiş olmaktır. Çingeneler sürü beslemeyen göçebelerdir.
Dolayısıyla otlak alanları için büyük savaşlar yapmamışlar, savaşçı bir karakter geliştirmemişlerdir.
Bu özellikleri ile çingeneler, kendilerini köleleştiren devletlere ancak zanaatçılıkları ile yararlı
olabilirler. Nitekim de öyle olmuştur. Ama her yerde olduğu gibi Gazneli Mahmut’un ordusunda da
çingeneler değersiz ve aşağı görülmüş hiçbir zaman yükselmelerine izin verilmemiştir. Zaten bu
ordularda yükselmek için gerekli olan kan dökme hırsı çingenelerde hiçbir zaman mevcut olmamıştır.
Tüm bu veriler göz önüne alındığında Kannauc halkının bir bütün olarak Roman çingenelerinin atası
olması kabul edilemez. Buna karşılık Kannauc çingenelerinin, Gazneli Mahmut’un istilası ile
köleleştirilerek büyük gruplar halinde batıya sürülmüş olmaları fikri hiç de mantıksız değildir.
Bunlar oldukça kalabalık bir çingene grubu teşkil ediyorlardı. Yolda karşılarına çıkan çingene grupları
ile karıştılar. Ama bu gruplar her zaman azınlık olarak kaldıkları için, kannauc çingenelerinin
konuştukları dilin gramer yapısı hiç bozulmadı. Sadece kelime alışverişi yaptılar. Belli bir süre sonra
bağımsız bir göçebe grubu olarak yollarına devam etmiş olabilirler.
263 Kenrick, Donald, a.g.e, sf 34
153
13 ve 14. yy’larda Avrupa’ya girişleri ile beraber; burada ki yerleşik çingene grupları ile bütünleştiler.
Çoğunluk oldukları yerleşim bölgelerinde gramer yapılarını koruyarak kelime alışverişi yapmakla
yetindiler. Azınlığa düştükleri yerlerde gramer yapılarını kaybettiler. Ama özgün kelimeleri korundu.
Aradan geçen uzun tarihsel süreç içerisinde günümüzün Romani lehçeleri meydana geldi. Sonuçta
Romani çingeneleri, Hint çingeneleri ile beraber değişik çingene gruplarının karışımı sonucunda
ortaya çıktılar. Evrensel milletin önemli bir parçası olarak yüzlerce yıldır bu coğrafyada yaşamlarını
sürdürdüler.
SONUÇLAR
5. Sonuç
Çingeneler herhangi bir ülkeden dünyaya yayılmış tek bir etnik grup olarak değerlendirilemez. Farklı
etnik gruplardan insan grupları çingenelerin içerisinde kaynaşmış halde bulunmaktadır.
Çingene gruplarının tek bir dili yoktur. Çingeneler tarafından konuşulan pek çok farklı dil vardır ve
bunların hepsi çingene kültürünün ortak bir parçasıdır. Ortak zenginliğidir.
Çingeneleri birleştiren ortak noktaları yaptıkları geleneksel meslekler, içinde bulundukları toplumlar
tarafından sürekli olarak dışlanmaları ve çingene toplumlarında kadınların sahip oldukları özel
konumdur. Bu özellikler tüm çingene gruplarında ortak olduğundan; farklı fiziksel özelliklere sahip,
farklı dilleri konuşan çingene grupları birlikte yaşayabilmektedir.
Bu karmaşık iç yapı; çingenelerin siyasal bir örgütlenmeye sahip olmalarına engel teşkil etmez.
Çingeneler, binlerce yıldır yaşadıkları dışlanmanın sonucunda özgürlüğe, saygıya ve birliğe
susamışlardır. Bir millet değildirler. Ama milletlerin sahip güçlü dayanışmaya sahiptirler. Milletlerin
milli devletler halinde örgütlemeleri aydınlar tarafından oluşturulan birlik ve dayanışma duygusu ile
154
mümkün olabilmiştir. Çingeneler de bu dayanışma ve birlik duygusu; bunun için mücadele bir siyasal
örgütlenme olmaksızın hali hazırda mevcuttur.
Çingeneler evrensel millettir. Farklı kökenlerden gelmiş, farklı dilleri konuşan topluluklar; binlerce
yıllık acılı bir tarihin potasında eriyerek birleşmişlerdir. Evrensel millet, yaşadığı tüm bu acılardan,
yoksunluklardan sonra tarih sahnesine kendi siyasal araçları ile çıkmayı fazlasıyla hak ediyor. Bu
siyasal araçlar milletlerin kullandığı araçtan, milli devletten farklı olacaktır. 21. yy’ın getirdiği
olanaklarla donanmış, milli devletlerin içerisinde haksızlıkların karşısında durabilecek; milli
devletlerin temsil organlarında insanlarının hakkını arayabilecek; kağıt üstünde sahip olunan
vatandaşlık haklarının gerçek yaşamda da uygulanmasının takipçisi olacak bir araç. Bu kadar yerel.
Aynı zamanda farklı milli devletlerin sınırları içerisinde yaşayan çingenelerin deneyim aktarımını
sağlayabilecek; milletler üstü bir dayanışma ağını örebilecek kadar evrensel bir araç. Evrensel millete
yakışan, sadece çingeneler için değil; tüm insanlık için barışın mümkün olduğunu kanıtlayabilecek bir
araç
Bu mümkündür.
5.1 Tarihçiler İçin Sonuçlar
Çingene toplulukları ortak bir tarihe sahiptir. Bir yanda Orta Doğu ve Orta Asya’da yaşamlarını
sürdürmekte olan anaerkil toplayıcı grupların; ataerkil çoban topluluklar tarafından hakimiyet altına
alınması çingeneliğin başlangıcı olmuştur. Çoban topluluklar; toplayıcıların doğal bir şekilde kendi
gelişimlerini sürdürmelerini engelleyerek, onları kendilerine bağlı gezici zanaatçılar olarak çalışmaya
zorlamışlardır. Öte yandan savaşçılıklarıyla devletleşen kabileler; bahçe tarımı yaparak hayatlarını
sürdüren anaerkil toplumların yaşadığı Akdeniz kıyıları, Güneydoğu Asya ve Hindistan’a büyük
seferler düzenlemişlerdir. Buradaki topluluklar çingeneleştirilmiş; yine büyük gruplar halinde çeşitli
bölgelere sürgüne gönderilmişlerdir. Dünyanın farklı coğrafyalarında karşılaşan değişik çingene
grupları birbirleri ile karışmışlardır.
155
Yaşadıkları her yerde çingene olmayanlar tarafından toplumun kıyısına sürgün edilmişlerdir. Her
zaman hayatın merkezinden uzakta, maddi imkanlardan yoksun bir şekilde yaşamaya mahkum
edilmişlerdir. Toplumsal hayata büyük zanaatkarlar olarak sağladıkları her türlü faydaya karşın
insanlık onların bütün emeklerini görmezden gelmiştir.
Bu söylediğimiz, farklı tarihlerde farklı özneler tarafından tekrarlanan genel bir süreçtir. Genelden
özele inmek, çingenelerin somut tarihini yazmak; tarihçilerin görevidir. Hangi fatihin hangi bölgedeki
anaerkil tarımcıları çingeneleştirdiği, nerelere sürgüne gönderdiği ortaya konulmalıdır. Farklı çingene
gruplarının hangi kökenlerden çingenelerin karışmalarıyla ortaya çıktığı, çingene gruplarının ülkeden
ülkeye devam eden bitmeyen sürgünü ayrıntılı bir şekilde ortaya çıkarılmalıdır.
Bu çaba aynı zamanda insanlığın günah çıkarma faaliyeti olacaktır. Öz kardeşlerini büyük acılara
mahkum eden insanlık; bu tarihi anımsamalıdır.
Barış unutmakla değil, anımsamakla gelir. Hem toplumsal barış hem de ruhsal barış. Çingenelerin de
atalarının anılarını tazelemeye ihtiyaçları vardır. Böylelikle bütün hayatları boyunca onları saran
lanetin, aslında ne olduğunu görecek; ne yapmaları gerektiğini daha iyi anlayacaklardır. Atalarının
tarihlerine saygı duymayı öğrenerek kendilerine saygı duyacaklardır.
5.2 Dilbilimciler İçin Sonuçlar
Tarihçiler çingenelerin tarihini araştırırken yazılı materyale ulaşmakta güçlük yaşayacaklardır. Çünkü
çingeneler; tarihi hiç yazılmamış bir topluluktur. Geleneksel tarihçilik devletlerin tarihini yazar.
Devleti olmayanların tarihi ise sözlü geleneğin balık hafızasında yok olmaya terk edilir.
Tarihçilerin bu çalışmada en büyük yoldaşı dilbilimciler olacaktır. Dil çingenelerin tarihinin en büyük
şahididir. Çingenecelerin oluşum kanunları bir kez anlaşıldı mı, farklı çingene gruplarının dillerini
156
inceleyen tarihçiler bu grupların ataları hakkında çok şey öğrenmiş olacaklardır. Bir çingene
grubunun; hangi kökenlerden geldiği bir kez anlaşıldı mı; onları çingeneleştiren fatihlerin ya da çoban
kabilelerin tarihi de anlaşılabilir hale gelecektir.
Tarihsel materyal dilbilimsel materyalle karşılıklı olarak değerlendirilmelidir.
Çingeneler kendilerini köleleştirenlere karşı gerektiğinde kendilerini savunmak için gizli diller
meydana getirmişlerdir. Bu diller, tıpkı çingene topluluğun farklı insan gruplarının karışımından
meydana gelmesi gibi farklı dillerin karışımından meydana gelmişlerdir. Bunun nasıl mümkün olduğu
araştırılmalıdır. Dilbilimciler çingenecelerin oluşum kanunlarını ortaya çıkarmak için çaba
göstermelidir.
Günümüzde bilinmeyen çok sayıda çingene dili vardır. Bu diller ortaya çıkarılmalı, tarihin bilinmeyen
yüzü aydınlanmalıdır.
5.3 Kadınlar İçin Sonuçlar
Kadını kişiliksizleştiren ataerkil topluluklar çingeneleri kendi topluluklarının sınırında yaşamaya
mahkum etmişlerdir. Onların kendine özgü; anaerkil ve barışçı kültürlerinin kendi insanlarını
etkilemesinden endişe ettikleri ve gizliden gizliye çingenelerden korktukları için, çingenelerin
toplumun içine girmesine izin vermemişlerdir.
Çingeneler en köhne mahallelerde, köylerin kenarında, birlikte göç ettikleri kabileden uzakta
yaşamaya zorlanmışlardır. Böylelikle çingenelerin hayatı, sürekli bir zindan hayatına
dönüştürülmüştür. Ne kendi geçmişlerine dönmeleri mümkün olabilmiştir, ne de çingene olmayanlarla
aynı hayatı yaşamalarına izin verilmiştir. Çingeneler her zaman iki arada bir derede kalmışlardır.
157
Günümüzde ataerkil toplumlarda kadın hareketi; geçmişin anaerkil dünyasını aramaktadır. İnsanlığın
kolektif hafızasındaki eşitlikçi ip uçları her geçen gün biraz daha günümüz kadınını tahrik ediyor.
Kadın hareketleri çingene toplumlarının, yozlaşmış ve ataerkil egemenlik ilişkilerinin altında utangaç
bir hale gelmiş de olsa anaerkil geleneklerden izler taşıdığını görmelidir.
Çingene kadın kişiliği; günümüz kadın hareketi tarafından anlaşılmalıdır. Bu kişilik kadın hareketinin
ihtiyaç duyduğu dinamiği sağlayabilir. Çingeneler, bugün ailelerinin anaerkil geleneklerinden
utandıkları için bunu gizlemeye çalışıyorlar. Çingene olmayanlardan kendilerine bu konuda yönelecek
bir destek; bu geleneklerin çok daha özgürce ortaya konulabilmesine imkan sağlayacaktır.
5.4 Çingeneler İçin Sonuçlar
Çingeneler uzun ince bir ipin üstünde gidiyorlar. Benim güzel kardeşlerim, bugün dünyanın her
yerinde kaderlerine isyan ediyor. Bu isyanın sonucu hayırlı olacaktır. Hatalar öğretici olacak,
çingeneler bütünüyle kendilerine özgü bir siyasallaşma içerisinde yaşadıkları ülkelerde kendilerini
kabul ettireceklerdir.
Çingeneler insanlığın en barışçı topluluğudur. Binlerce yıldır barışçı geleneklerden ödün
verilmemesinin bedeli ödenmektedir. Birgün gelecek her şey tersine dönecektir. Bu gelenekler bir
avantaja dönüşecek, insanlık kendi ihtiyaç duyduğu “medeniyet aşısı”nın çingenelerde olduğunu
anlayacaktır.
Günümüzde çingene topluluklarına önerilen siyasal programlar vahim sonuçlara neden olabilir.
Çingene toplulukları; milletleşmenin eşiğinde bir ön-millet olarak değerlendirilmekte böylelikle
çingenelere farkında olmadan çok büyük bir zarar verilmektedir. Milletleşme dünyanın her yerinde tek
dil ve tek tarihin etrafında gerçekleştiğinden çingenelerin geleceğini milliyetçilikte görenler tel dil ve
tek tarihin peşinde koşmaktadırlar. Oysa çingene toplumu çok dilli ve çok tarihli alt grupları içinde
barındıran bir bütündür. Milliyetçi yaklaşımların sahibi kendi kısır idealleri uğruna bu bütünlüğü
158
parçalamaktadırlar. Romanları tek çingene grubu gibi göstererek, tüm politikalarını bu yanlış üzerine
kuranlar; aslında en büyük kötülüğü romanlara yapmaktadırlar. Çünkü bu siyasetin sonucu roman
toplulukları kardeşleri olan diğer çingene gruplarının desteğinden mahrum kalmaktadırlar.
Çingene topluluklarına tek dil dayatılırsa çingeneler ister istemez kendi içlerinde bölüneceklerdir.
Kosova’da devletin sadece romanları temel alan yaklaşımı sonucu bugün Haskalı, Mısırlı ve Roman
gruplar karşı karşıya gelmişlerdir. Her nasılsa birileri çıkıp Türkiye’de Abdalların gerçek çingene
olmadıklarını söyleyebiliyor. Bu sözde çingene dostuna göre hırsızlık ve kapkaçın gerçek suçlusu
abdallar olup onlar zaten gerçek çingene değildir. Dostumuz sözde çingene toplumuna yöneltilen
hırsızlık suçlamalarına yanıt veriyor. Abdal ve romanların evlilikleri ile kurulan pek çok karma aile
için bu sözler pek rahatlatıcı olmasa gerek.264
Çingeneler milliyetçiliği arkalarında bırakmalıdır. Çingeneler geçmişteki örneklere takılmadan kendi
siyasallaşma modellerini ortaya koyabilirler. Çingene topluluğu farklı renkleri içinde kardeşçe
kaynaştırarak insanlığa çok önemli bir model sunabilir. Çingenelere yakışan da budur.
5.5 İnsanlık İçin Sonuçlar
İnsanlık günümüzde; sınıf farklarının, ayrımcılığın, hoşgörüsüzlüğün acı sonuçları ile karşı karşıyadır.
Gözü dönmüş savaşçı zihniyetin karşısında ayakta durabilmek için; insanlık barışçı, doğayla uyum
içerisinde, iktidar, eşitsizlik tanımayan bir yaklaşıma ihtiyaç duymaktadır.
Her türden mikro-milliyetçi ve milliyetçi çatışmalar her yerde daha fazla kan ve gözyaşına neden
oluyor. İnsanlık bunlardan bıkmıştır. Yaşanılan büyük teknolojik devrim insanlığın yararına
kullanılamamaktadır. Teknolojik devrim açlığa son vermek için kullanılabilecekken silah
teknolojilerini beslemektedir.
264 http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4370294.asp?yazarid=42&gid=61
159
Ne büyük bir şanstır ki tüm bunlar çingene kültürünün; en doğal en temel özellikleri arasındadır. Hiç
şüphesiz bir gün tüm insanlık, binlerce yıldır horladığı, kendisinden saymadığı çingenelerin aslında
insanlığın geleceği için ne kadar önemli olduğunun farkına varacaktır. Geleceğin ufkunda çingeneler
bir umut güneşi olarak parlıyorlar. Sınıfsal ve kültürel ayrımcılığın en fazla dışında kalabilmiş bir
insan grubu olarak çingeneler, insanoğlunun gönlünde yatan aslanı uyandırabilir. Her şeyden önce
insan olduğunun bilincine varmış, insan olmanın haklı gururunu yaşayan, temel mücadele gayesi tüm
insanoğullarının sahip olması gereken haklar için mücadele bir çingene siyasallaşması; hiç şüphesiz
sadece çingeneler için yararlı olmayacaktır.
Çingenelerin bir ayağı insanlığın en uzak geçmişinde, bir ayağı ise en güzel geleceğindedir.
İnsanoğlunun kendi türünden olanlara yaptığı haksızlıklar içerisinde en eskisi çingenelere yapılandır.
Bu büyük acı telafi edildiğinde, insanoğlu belki de ancak o zaman tam anlamıyla insan olacaktır.
Bir gün gelecek herkes çingene olmak isteyecek, herkes çingene olacaktır!
KAYNAKÇA
Kitaplar
Çingeneler
Kenrick, Donald, ÇİNGENELER GANJ’DAN THAMES’E, Homer Kitabevi, İstanbul 2006
Fonseca, İsabel, BENİ AYAKTA GÖMÜN, AyrıntıYayınları, İstanbul 2002,
160
Svanberg, Ingvar, Marjinal Gruplar ve Gezginler, TÜRKİYE’DE ETNİK GRUPLAR, Tüm
Zamanlar Yayıncılık, İstanbul, 1992,
Peter Andrews, TÜRKİYE’DE ETNİK GRUPLAR, Tüm Zamanlar Yayıncılık, İstanbul, 1992,
Şenlikoğlu, Emine, ÇİNGENE, İstanbul, 1996
Akman, Haşim, GÖNÜL DAĞINDA BİR GARİP “NEŞET ERTAŞ KİTABI”, TİŞ yayınları,
İstanbul, 2006
Aksu, Mustafa, Türkiye’de Çingene Olmak, Ozan Yayıncılık, İstanbul, 2003
İncirlioğlu, Emine Onaran, Türkiye Çingenelerinin Örgütlenme Sorunları, TÜRKİYE
KÜLTÜRLERİ, der Erman, Tahire, Putlar, Gönül, Tetragon, İstanbul
Asseo, Henriette, Avrupa Yazgısı, Yapı Kredi Yayınları,
Kaygılı, Osman Cemal, ÇİNGENELER, Bilgi Yayınları, İstanbul 1976
Kaygılı, Osman Cemal, KÖŞE BUCAK İSTANBUL, Seli Kitaplar, İstanbul, 2003
Fraser, Angus, AVRUPA HALKLARI ÇİNGENELER, Homer Kitabevi, İstanbul 2005
Bergman, Herman, ÇİNGENE MİTOLOJİSİ, Ayraç Yayınevi, İstanbul 2000.
Yoors, Jan, ÇİNGENELER OPRE ROMA, Çivi Yazıları, İstanbul, 2005
161
Bozkurt, Tülin, Poşalar Örneğinde Etnisite ve Toplumsal Cinsiyet İlişkisi, ARTAKALANLAR, E
yayınları, 2006
Alpman, Nazım, TRAKYA ÇİNGENELERİ, Bileşim, İstanbul, 2004
Güney, Yılmaz, SOBA, PENCERE CAMI VE İKİ EKMEK İSTİYORUZ, Güney Yayıncılık,
İstanbul, 1996
Arayıcı, Ali, ÇİNGENELER, Ceylan, İstanbul 1999
Kaçan, Metin, AĞIR ROMAN, Can, İstanbul 1993
Kılıç, Şengül, BİZ VE ONLAR, Siyah beyaz, İstanbul, 1992
Milliyetçilik
Akçura, Yusuf, TÜRKÇÜLÜĞÜN TARİHİ, Kaynak Yayınları, İstanbul 1998,
Anderson, Benedict, HAYALİ CEMAATLER, Metis Yayınları, İstanbul 1993,
Hobswan, Eric, MİLLETLER VE MİLLİYETÇİLİK, Ayrıntı yayınları, İstanbul 2006,
Gökalp, Ziya, TÜRKÇÜLÜĞÜN ESASLARI, Toker, İstanbul, 1999
MODERN TÜRKİYE’DE SİYASAL DÜŞÜNCE CİLT 4 MİLLİYETÇİLİK, İletişim, İstanbul,
2003
162
Marks, Karl, Engels, Fredrich, KOMÜNİST MANİFESTO,
http://www.kurtuluscephesi.com/marks/manifesto.html
Yoksulluk
Şenyapılı, Tansu, BARAKA’DAN GECEKONDUYA, İletişim Yayınları, İstanbul 2004
Işık, Oğuz, Pınarcıoğlu, Melih, NÖBETLEŞE YOKSULLUK, İletişim Yayınları, İstanbul, 2001
Şenses, Fikret, Küreselleşmenin Öteki Yüzü YOKSULLUK, İletişim, İstanbul, 2002
Erder, Sema, ÜMRANİYE, İletişim, İstanbul, 2001
Tarih
Divitçioğlu, Sencer, ORTA ASYA TÜRK İMPARATORLUĞU, İmge Yayınları, İstanbul 2005
Dündar, Fuat, İTTİHAT VE TERAKKİNİN MÜSLÜMANLARI İSKAN POLİTİKASI, İletişim
Yayınları, İstanbul, 2002
İbn-i Haldun, MUKADDİME, Dergah Yayınları, İstanbul, 1988
Nizamülmülk, SİYASETNAME, Dergah Yayınları, İstanbul, 1995
Meslekler
Akgül, Hikmet, ŞOFÖR İDRİS, Yar Yayınları, İstanbul 2004
Özçelik Musfafa, TÜTÜNCÜLERİN TARİHİ, Tüstav, İstanbul, 2003
163
Kosova, Zehra, BEN İŞÇİYİM, İletişim, İstanbul, 1996
Maguire Henry, BYZANTİNE MAGİC, Dumbarton Oaks Trustees for Harvard University
Washington, D.C.1995
Eliade, Mircae, DEMİRCİLER VE SİMYACILAR, Kabalcı, İstanbul, 2003, sf 106
Anaerki
Thompson, George, TRAGEDYANIN KÖKENİ, Payel, İstanbul, 2004
Thompson, George, TARİH ÖNCESİ EGE 1, Payel, İstanbul 1995
Bachofen, Jacop, SÖYLENCE, DİN VE ANAERKİ, Payel, İstanbul, 1997
Berktay, Halil, KABİLEDEN FEODALİZME, Kaynak yayınları, İstanbul, 1989
Childe, Gordon, TARİHTE NELER OLDU, Alan Yayıncılık, İstanbul, 1995
Saran, Nephan, ANTROPOLOJİ, İnkilap Kitabevi, İstanbul, 1995
Engels, Friedrich, AİLENİN, ÖZEL MÜLKİYETİN VE DEVLETİN KÖKENİ, Sol, Ankara, 2002
Makaleler
Çingeneler
164
Hancock, Ian, THE EMERGENCE OF ROMANİ AS KOİNE OUTSİDE OF İNDİA,
http://www.radoc.net/
Hancock, Ian, ON ROMANİ ORİGİNS AND IDENTITY, http://www.radoc.net/
Kenrick, Donald, ROMANİES İN THE MİDDLE EAST,
http://www.domresearchcenter.com/reprints/body3.html
Marushiakova, E., Popov, V. “The Roma - a Nation without a State? Historical
Background and Contemporary Tendencies.” - In: Burszta, W., Kamusella, T.,
Wojciechowski, S. (Eds.) Nationalismus Across the Globe: An overview of the
nationalism of state-endowed and stateless nations, Poznan: School of Humanities
and Journalism, 2005
http://www.studiiromani.org
Benninghaus, Rüdinger, Giypsies veya Roma “Politik Doğruluk” Hakkında Bazı Düşünceler,
Köln / Almanya, Mayıs 2005
Marushiakova, E., Popov, V Identity Formation among Minorities in the Balkans:
The cases of Roms, Egyptians and Ashkali in Kosovo www.studiiromani.org
Kaptan, Şükrü Tekir, ÇİVRİL VE YÖRESİNDE YÖRÜK KÜLTÜRÜ,
http://www.civril.gov.tr/bildiriler/soy/yoruk.htm
Aksüt, Ali, Abdallarla İlgili Notlar, FOLKLOR VE EDEBİYAT, Sayı 29 2002,
Ülkütaşı, M, Şakir, ABDALLAR, http://www.alewiten.com/kimliklerabdallar.htm
http://www.domresearchcenter.com/reprints/body3.html
165
Altınok, Baki Yaşa, Aşiret Ve İskan Olaylarını Anlatan Türkülerin Yaşatılmasında Önemli
Katkıları Bulunan Bir Türkmen Topluluğu : Abdallar, http://www.turkuler.com/thm/abdallar.asp
Avraham, Sandor, THE TRUE ORİGİN OF ROMA AND SİNTİ,
http://www.imninalu.net/Roma.htm
ROMANİ CUSTOMS AND TRADİTİONS: POPULAR MYTHS ABOUT ROMA,
http://www.geocities.com/~Patrin/myths.htm
Standing, Hilary THE UNTOUCHABLES, HARİJANS http://mbsoft.
com/believe/txo/untoucha.htm
Diyakar, Paul, GLOBAL EXİSTENCE OF CASTE-BASED AND DESCENT-BASED
DİSCRİMİNATİON, www.idsn.org/Documents/caste/pdf/c_PaulDivakar.pdf - Ek Sonuç -
Karpat, Can, ARNAVUT OLMAYANLARIN KOSOVASI,
http://www.axisglobe.com/article.asp?article=862
Rashidi, Runoko, CAST AND RACE İN İNDİA, http://www.cwo.com/~lucumi/caste.html
Yılgür, Egemen, SARIGÖL ŞEN MAHALLE: GARİBANLARIN DÜNYASINA YOLCULUK,
www.cingeneyiz.org
Yılgür, Egemen, MAHALLE BASKINLARI, KURTARILMIŞ BÖLGELER:
ÇİNGENELER VE VUKUAT RACONLARI, Birgün, 6-7-8 Mayıs 2006
166
Demir, Nurettin, TÜRKİYE’DE ÖZEL DİLLER,
http://turkoloji.cu.edu.tr/DILBILIM/nurettin_demir_ozel.pdf
Tarih
Kafesoğlu, İbrahim, Ak Hun (Eftalit) İmparatorluğu (Ak Hunlar, Akhunlar),
http://www.dallog.com/devletler/akhun.htm
Andre, Roux, Orta Asya Tarih ve Uygarlık, http://www.turkleronline.com/turkler/gokturkler/soru21-
40/gokturk_soru_31.htm
Meslekler
White, Karin, METAL WORKERS, AGRİCULTİRİSTS, ACROBATS, MİLİTARY PEOPLE
AND FORTUNE TELLERS ROMA (GYPSİES) İN AND AROUND THE BYZANTİUM
EMPİRE, http://www.isidore-of-seville.com/goudenhoorn/72karin.html
Kolukırık, Suat, ÇALIŞMA YAŞAMINDA ÇİNGENELER; ÇİNGENE İŞ VE MESLEKLERİ,
Edirne Roman Sempozyumu, www.cingene.org
Anaerki
Swaty, Margarat, DALİT FEMİNİSM, http://www.countercurrents.org/feminismmargaret030605.
htm
Sewell, Rob, MARKSİZM VE ANTROPOLOJİ: ENGELS’İ SAVUNURKEN,
http://www.marksist.com/BilSan/Rob%20Sewell-%20Marksizm%20ve%20Antropoloji.htm
167
Demeo, James, ATAERKİLLİĞİN SAHARASYA’DA ORTAYA ÇIKMASI VE YAYILMASI,
http://www.geocities.com/rdurust/
Akgezer, Bülent, PANDORA, http://www.erkekadam.com/erk/erk.asp?mak_id=56
Eryaman, MEDENİYETLERİN DOĞUŞU ÜZERİNE BİR İNCELEME,
http://www.mevsimsiz.com/yazi.asp?id=3168
Özveri, Ümit, AMAZONLAR SÖYLENCESİ,
http://www.geocities.com/Athens/Agora/2190/amazon.htm
Ansiklopedik Kaynaklar
http://www.geocities.com/~patrin/myths.htm,
http://en.wikipedia.org/wiki/Chandala
http://en.wikipedia.org/wiki/Dalit_(outcaste)
http://blhrri.org/index_e.htm ,
http://en.wikipedia.org/wiki/Burakumin
http://en.wikipedia.org/wiki/Baekjeong
http://en.wikipedia.org/wiki/Dalit_%28outcaste%29 ,
http://www.dalitnetwork.org/go?/dfn/who_are_the_dalit/C64
168
http://www.llc.manchester.ac.uk/Research/Projects/romani/files/11_origins.shtml
http://www.romani.org/rishi/romanthm.html
http://en.wikipedia.org/wiki/Euroroma
http://www.karacaahmet.org/arastirma.asp?id=273
.
http://www2.arnes.si/~eusmith/Romany/glossary.html
http://nartaneleri.fecr.gen.tr/veritabani/MainAnnounce2.asp?key=29
http://www.1911encyclopedia.org/Gipsies
http://www.cingene.org/tarih/turkiye.html
http://www.imninalu.net/history.htm
http://www.dallog.com/kurumlar/timarlisipahi.htm
Gazeteler-Ajanslar
http://www.bbc.co.uk/turkish/pressreview/story/2005/06/050623_pressreview.shtml
Zelyut, Rıza, NİKSAR’DAKİ AMERİKANCILAR, Güneş, 14 Nisan 2005,
http://www.gunes.com/2005/04/14/yazarlar/y4.html
Saymaz, İsmail, İlle Roman Olsun Ama Örgütlü Olsun, Radikal, 30 Haziran 2006
169
Belli Sevim, ZEHRA KOSOVA ÖLDÜ, http://www.ozgurpolitika.org/2001/08/29/hab16.html
Çekiç, Erdinç, Romanlar Asli Unsurdur, Keşan Haber, www.kesanhaber.net, 8 Ağustos 2006
Parasızlıktan Örgütlenemiyorlar, Evrensel, 12/01/2000 www.evrensel.net
Serin, Ayten, Avrupa Ülkeleriyle Bir Ortak Noktamız Daha, Hürriyet, 08/05/2005
İlk “Çingene” adlı dernek kuruldu, zaman, 22/12/2005
Serin, Ayten, Türkiye Çingeneleri Avrupa’da Temsil Edilecek, Hürriyet, 27 Kasım 2005
Doğru, Necati, Timsahlı Bir Nehir, Vatan, 24/04/2005
Tınç, Ferai, ÇALGININ OLDUĞU YERDE ŞEYTAN OLMAZ, Hürriyet, 7 Mayıs 2006
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4370294.asp?yazarid=42&gid=61 |
|
|
|
|
|
| Kadınların, bir başına kadınların, yoksun bırakılmışların, içine yanmışların, kabuğuna mahkûmların hikâyelerini anlatmaya yola çıkmıştık Ayça’yla. Cümlelerimiz billurlaştıkça, cesaret bulduk, o küskün, terk edilmiş, kovulmuş dokularımızdan, söz çıkarttık, şiir çıkarttık… Hayatın tüm ıskalarına yeniden nişan alır gibi… Sanki sil baştan başlar gibi…
Oyuncunun hayat hikayesi sahnenin örsünde şekillenir. Övüncü bir avuç alkış, bir de başını yastığa koyduğunda gözlerine oturacak huzurlu bir uykudur.
Ayça sonsuzluğa gitti. Apansız, yaka kavura…
Kulis aralarından, kumaş kıvrımlarından, sahne karanlıklarından süzülen anılarıyla baş başayız şimdi. Onun adına, onunla birlikte.
Huzurla uyu Ayça Telırmak.
|
|
İSTANBUL EFENDİSİ
Musahipzade Celal' in ünlü klasiği İ.B.B. Şehir Tiyatroları sahnelerinde...
|
|
TARLA KUŞUYDU JULIET
Ephraim Kishon' dan Romeo ve Jüliet üzerine eğlenceli bir fantazi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|